İŞE İADE DAVASINDA İŞVERENİN ISPAT YÜKÜMLÜLÜĞÜ İLE İLGİLİ YARGITAY KARARI

T.C.YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/4878K. 2006/8253T. 3.4.2006
• İŞVERENİN FESİH NEDENİYLE BAĞLI OLMASI ( Feshin Geçerli Bir Nedene Dayandığını İspat
Yükümlülüğü İşverene Ait Olduğu – İşveren İşletmesel Kararı Uygulamak İçin Aldığı Tedbirin Feshi
Zorunlu Kıldığını Kanıtlamakla Yükümlü Olduğu )
• FESHİN GEÇERSİZLİĞİ VE İŞE İADE TALEBİ ( Fesih Nedeni Olarak Gösterilen Özellikle Kadro
Daraltılmasının İncelenmesi İçin İşyerine İşçi Alımı ve Çıkarılmasını Gösteren Kayıtlar İlgili Kurumdan
Getirtilmesi Gereği )
• KADRO DARALMASI NEDENİNE DAYALI FESİH ( İşyerine İşçi Alımı ve Çıkarılmasını Gösteren Kayıtlar
İlgili Kurumdan Getirtilerek İşyerinde Keşif Yapılmalı ve İşyeri Kayıtları İncelenmesi Gereği – İşe İade
Talebi )
4857/m.2/6-son

buy cheap kamagra oral jelly

, 18, 21
ÖZET : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine
ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı işyerinde meslek lisesi/yüksek okul mezunu
olan ve test/çatı operatörü olarak üretim bölümünde çalışan davacının iş sözleşmesi, davalı işveren
tarafından kadro daralması sebebi gösterilerek feshedilmiştir. Görüldüğü, gibi davalı işveren fesih
sebebinde, gerekçede gösterildiği şekilde, bölüm kapatma yoluna gitme, davacının hizmetine ihtiyacı
kalmama ve yüksek okul mezunu nitelikli elemana gereksinimi gibi nedenlerden söz etmemiştir.
İşveren fesih sebebi ile bağlıdır.
Özellikle kadro daraltılmasının incelenmesi için işyerine işçi alımı ve çıkarılmasını gösteren kayıtlar
ilgili kurumdan getirtilmeli, işyerinde keşif yapılmalı, işyeri kayıtları ve davalı ile dava dışı kurdurduğu
iddia edilen şirket arasındaki sözleşme 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6- son maddesi kapsamında
incelenmelidir.
DAVA : Davacı feshin geçersizliği ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, davayı
reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği
konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine
ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, davalı işverenin sektörde rakiplerin çoğalması, olumsuz ekonomik şartlar,
rekabet koşulları ve maliyetlerin düşürülmesi nedeni ile, kadro azaltılmasına gidildiğini, 2000 yılında
1240 kişi çalışırken, son beş yılda 715 kişi çıkarıldığını, halen çalışan 525 personelden 282 kişinin
elektronik-haberleşme-bilgisayar ve yazılım alanında, eğitim görmüş nitelikli AR-GE mühendisleri
olduğunu, üretim bölümünde halen 25 işçinin çalıştığını, küçülmeye gidildiğini, işyerinde vasıfsız
işçinin çalıştırılamayacağını, sadece ARGE bölümüne nitelikli yüksek okul mezunu lisans yapmış
eleman alındığını, davacının çalıştığı üretim bölümünün tamamen kapatılma sürecine girdiğini,
kademeli tasfiye edildiğini, feshin işyeri ve işletmeden kaynaklanan geçerli nedenle yapıldığını
savunmuştur.
Mahkemece, savunma ve alınan bilirkişi raporundaki saptamalara değer verilerek, davalı işverenin
işletmesel önlemler kapsamında bazı bölümleri kapatma kararı aldığı, öncellikle davacının çalıştığı
üretim bölümünü, alt yükleniciler kullanarak tasfiye ettiği, nitelikli teknoloji kullanan eleman temin
etme yoluna gittiği, üretim bölümünde 2000 yılında 227 işçiyi S. şirketine devrettiği, 1999 yılında bu
bölümde 293 işçi varken 2005 yılında müdür ve sekreter dahil bu sayının 26 kişiye düştüğü, davalının
üretim bölümünü başka firmaya devretmesi nedeni ile davacının hizmetine ihtiyacının kalmadığı,
davalı işverenin üniversite mezunu elemanları ise AR-GE bölümüne mühendis olarak aldığı, teknik lise
mezunu davacıya mühendis niteliği kazandırmayacağı, başka bir bölümde görevlendirme olanağının
da bulunmadığı, davalı işverenin işten çıkarılacak işçileri seçmede özgür olduğu, davacının seçimde
davalı işverenin keyfi davrandığını kanıtlayamadığı, feshin işyeri ve işletme gereklerine dayalı geçerli
nedenle yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, bilirkişi raporlarının eksik ve yetersiz incelemeye dayalı olduğunu, bilirkişinin kendi
içinde çeliştiğini, davacının çalıştığı bölümde sürekli fazla mesai yapıldığının kanıtlandığını, fazla
çalışmaların kaldırılmadığını, esnek çalışma şekillerinin değerlendirilmediğini, davalının işçileri başka
bölümde değerlendirme olanağını araştırmadığını, davalı işverenin asıl işi olan üretim işini
kurdurduğu şirkete devrederek işçilerin haklarını kısıtladığını, feshin son çare olması ilkesine
uyulmadığı gerekçesi ile kararı temyiz etmiştir.
Dosya içeriğine göre, davalı işyerinde meslek lisesi/yüksek okul mezunu olan ve test/çatı operatörü
olarak üretim bölümünde çalışan davacının iş sözleşmesi, davalı işveren tarafından kadro daralması
sebebi gösterilerek feshedilmiştir. Görüldüğü, gibi davalı işveren fesih sebebinde, gerekçede
gösterildiği şekilde, bölüm kapatma yoluna gitme, davacının hizmetine ihtiyacı kalmama ve yüksek
okul mezunu nitelikli elemana gereksinimi gibi nedenlerden söz etmemiştir. İşveren fesih sebebi ile
bağlıdır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporları, davalı işveren tarafından sunulan tek taraflı
belgeler ve dosya üzerinden hazırlanmış, işyerinde keşif yapılmamış ve objektif olarak denetim
sağlayacak ilgili kurumlardan kayıtlar getirtilmemiştir.
Davalı işverenin üretim bölümünü 2000 yılında 227 işçisi ile alt işverene devrettiği, ancak davacının iş
sözleşmesinin feshinden sonra halen aynı bölümde idari çalışan dahil 26 işçinin çalıştığı sabittir.
Ayrıca, davalı işyerinde, halen çalışan 525 personelden 282 kişinin elektronik-haberleşme-bilgisayar
ve yazılım alanında, eğitim gören yüksek okul mezunu, diğerlerinin ise bu nitelikte olmadığı davalının
da kabulündedir. Davalı işverence kadro daraltılması çerçevesinde bir norm kadro uygulaması da
yapılmış değildir. Diğer taraftan davalı tarafından, 2000 yılında 227 işçinin devredildiği üretim işinin,
davalı işverence kurdurulan şirkete verildiği, bu işin asıl iş olduğu iddia edilmiş, mahkemece bu olgu
üzerinde de durulmamıştır.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından işletmenin,işyerinin ve
işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği düzenlenmiştir.
İşletmeyi veya işyerini etkileyen objektif nedenlerle ortaya çıkan işgücü fazlalığı sonucunda, işçinin
işyerinde çalışma olanağı ortadan kalkmış ise fesih için geçerli bir sebebin varlığından söz edilir.
İşveren amaç ve içeriğini belirlemekte serbest olduğu işletmesel kararlar alabilir. Ancak, işletmesel
karar sonucunda, tedbir olarak düşünülen feshin zorunlu hale gelmiş olması gerekir. Başka bir
anlatımla işverenin fesih konusunda keyfi kararları yargı denetimine tabidir. Öte yandan, işletmesel
kararla varılmak istenen hedefe fesihten başka bir yolla ulaşmak mümkün ise fesih için geçerli bir
nedenden söz edilemez. Fazla çalışmalar kaldırılarak,işçinin rızası ile esnek çalışma biçimleri
getirilerek, işçiyi başka işte çalıştırarak yada meslek içi eğitime tabi tutarak amaca ulaşma olanağı var
iken feshe başvurulmaması gerekir. Kısaca, “fesih son çare olmalıdır” ( ultima ratio )ilkesi
gözetilmelidir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/2.maddesine göre feshin geçerli bir nedene dayandığını
ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşveren, işletmesel kararı uygulamak için aldığı tedbirin feshi
zorunlu kıldığını kanıtlamalıdır.
Ayrıca, davacı işçinin çalıştığı üretim bölümünün alt işverene verilmesinden sonra o ünitede çalışan
işçilerin tamamının iş sözleşmesinin feshedilip edilmediği, tamamı işten çıkarılmamış ise çıkarılan
işçilerin seçiminde hangi objektif kriterlerin dikkate alındığı da irdelenmelidir. İşverence işten
çıkarılacaklar seçilirken; işyerinde aynı işi üstlenen işçiler karşılaştırılmalı, işçiler arasında verim,
hastalık nedeniyle işe gelememe, iş görme borcunu yerine getirmede özen gösterme, kıdem,
emekliliğe hak kazanma, evli ve çocuk sahibi veya genç olma gibi kriterlere göre oluşturulacak sıra göz
önünde bulundurulmalıdır.Başka bir anlatımla sosyal seçimin hangi ölçütlere dayandığı saptanmalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6-son maddesi uyarınca, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya
hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile
teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece
bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işverenalt
işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu
Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan
yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından
işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde
çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren
ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl
işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık
gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.”
Yukarda belirtilen somut maddi ve hukuki olgulara göre, özellikle kadro daraltılmasının incelenmesi
için işyerine işçi alımı ve çıkarılmasını gösteren kayıtlar ilgili kurumdan getirtilmeli, işyerinde keşif
yapılmalı, işyeri kayıtları ve davalı ile dava dışı kurdurduğu iddia edilen şirket arasındaki sözleşme
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6- son maddesi kapsamında incelenmeli, sosyal seçim kriteri ve feshin
son çare olması ilkeleri çerçevesinde belirtilen olguları kapsayan bir değerlendirme yapılmalı,
bilirkişilerden bu konuları açıklayan ve denetime elverişli olan raporlar alınmalı ve sonucuna göre
karar verilmelidir. Eksik inceleme ile sosyal seçim kriteri ve feshin son çare olması ilkesini bertaraf
eden, “davalı işverenin işten çıkarılacak işçileri seçmede özgür olduğu, davacının seçimde davalı
işverenin keyfi davrandığını kanıtlayamadığı, feshin işyeri ve işletme gereklerine dayalı geçerli
nedenle yapıldığı gerekçesi” ile istemin reddine karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının
istek halinde ilgiliye iadesine, 3.4.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.