işçi kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, ücret alacağı, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları- Yargıtay Kararı

9. Hukuk Dairesi 2014/29014 E. , 2016/1275 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : B. 5. İŞ MAHKEMESİ

Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, ücret alacağı, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı ve davalılardan … avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş akdinin haksız olarak feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık ücretli izin ve ücret alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı ve davalılardan… avukatları temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Hasılata bağlı günlük yevmiyeli olarak çalışan işçilerin yevmiyelerinin miktarı günlük çalışma süresine bağlı olup, ne kadar çok çalışırsa yevmiye artacağından çalışılan tüm saatlerin normal ücreti yevmiye içerisinde alındığından fazla çalışma ücretinin zamsız tutarının yevmiyenin içinde ödendiği kabul edilerek fazla çalışma ücretinin sadece %50 zamlı kısmı hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır.
Somut olayda, davacının davalı işyerinde mikser şoförü olarak çalıştığı, aylık ücretinin 890,00 TL ücrete ilaveten sefer primi toplamından oluştuğu, 24 saat çalışıp 24 saat dinlenme şeklindeki çalışma sistemine tabi olduğu anlaşılmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının bu çalışma sistemine göre 8 saat ara dinlenme ile günlük 16 saat mesai yaptığı kabul edilmiştir.
Ancak, dosya içeriğinden ve tanık beyanlarından davacının bu çalışma sisteminde ne kadar ara dinlenmesi yaptığının tespiti mümkün olmadığından, mahkemece, davalı işyerinde keşif yapılarak işyerinde davacının uyuma ve dinlenme imkanı olup olmadığı tespit edilmeli, eğer uyuma imkanı varsa günde 14 saat çalıştığı, aksi halde 20 saat çalıştığı kabul edilerek fazla mesai süresi hesaplanmalıdır.
Ayrıca, davacının sefer başına prim aldığı sabit olup, fazla mesainin sadece %50 zamlı kısmının hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken fazla mesainin %150 zamlı olarak hüküm altına alınması hatalıdır.
3-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, mahkemece net tutarlar üzerinden kabul edilen alacaklardan, net miktarın bulunması için 5510 sayılı yasanın 80. maddesi uyarınca kesinti yapılıp yapılamayacağı noktasındadır.
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki alacaklar hesaplanırken gelir vergisi ve damga vergisi kesilmiş, ancak SGK kesintisi yapılmadan bulunan tutara net tutar denilerek sonuca ulaşılmış, davacı vekili bu tutar üzerinden davasını ıslah etmiş ve mahkemece kararda miktarların net mi brüt mü olduğu belirtilmemiş ise de hükmün, bilirkişi raporundan net tutarlar üzerinden kurulduğu anlaşılmıştır.
5510 sayılı yasanın 80/1-a,b hükümlerine göre, “Hak edilen ücretler ile prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay için yapılan ödemelerin brüt toplamı esas alınır. Ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları, emekli ikramiyesi ile Bakanlıkça tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgarî ücretin % 30’unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, görevin yerine getirilmesi için zorunlu olarak yapılan aynî yardımlar ile Bakanlıkça belirlenecek diğer aynî yardımların asgarî ücretin % 30’unu geçmeyen kısmı, prime esas kazanca tâbi tutulmaz.”
Dairemizin yerleşik kararlarına göre, kural olarak işçilik alacakları hesaplanan brüt tutar üzerinden hüküm altına alınmalıdır. Ancak davacının isteği net tutar üzerinden ise talep aşılamayacağından, net tutara göre hüküm kurulmalıdır.
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, sendikal tazminat, ayrımcılık tazminatı, iş güvencesi tazminatı gibi ücret niteliğinde olmayan tazminat alacaklarında net tutar bulunurken, 5510 sayılı yasanın 80. maddesi uyarınca % 14 oranında sosyal güvenlik primi ve % 1 oranında işsizlik sigortası kesintisi yapılmaz, sadece vergi kesintisi yapılır. Ayrıca kıdem tazminatından gelir vergisi de kesilmez. Ancak gazetecilerin 24 aylık kıdem süresini aşan kısım için hesaplanan kıdem tazminatı tutarı üzerinden gelir vergisi kesilmelidir. Gemiadamlarının hem tazminat niteliğindeki hem de ücret niteliğindeki alacaklarından ise gelir vergisi kesilmez. Bütün işçilik alacakları damga vergisine tabidir. Prim, ikramiye, ücret, boşta geçen süre ücreti gibi ücret niteliğindeki alacaklarda ise net tutar bulunurken, hem vergi kesintilerinin hem de 5510 sayılı yasada düzenlenen prim ve işsizlik sigortası kesintisinin yapılması gerekir.
Bu nedenle hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki alacaklarda net tutarlar bulunurken sadece vergi kesintisi yapılıp, 5510 sayılı yasanın 80. maddesindeki SGK kesintileri yapılmadığından belirlenen rakamlar doğru değildir.
Mahkemece kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki alacaklardan 5510 Sayılı Yasanın 80. maddesinde belirtilen kesintiler yapılmadan hüküm kurulması hatalıdır.
4-Dosyaya ibraz edilen imzasız bordrolarda ödeme tahakkukları görülmektedir. Banka kayıtları dikkate alınarak bu tahakkuklarının ödendiğinin saptanması halinde ödeme tespit edilen ayların fazla çalışma alacağının hesabında dışlanması gerekir.
5-Hükmedilen miktarın net mi yoksa brüt mü olduğunun kararda belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.